Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz
uçurtma uçurmuşum.
Diyorlar Bana, kalsın şiirde sözde yerde , Sen araştır, göklere çıkan
merdiven nerde.
Anladım işi; San'at Allah'ı(celle celaluhu) aramakmış, Marifet bu,
gerisi yalnız çelik çomakmış.
Zehirle pişmiş aşı yemeye kimler gelir? Dilsizce, yalnız Allah(celle
celaluhu) demeye kimler gelir?
Seni aramam için beni uzağa attın, Alemi benim, beni Kendin için
yarattın.
Tel tel iplik iplikte dikseler ağzımı, Tek ses duysalar;Allah (celle
celaluhu) yoklayanlar nabzımı.
Tutuşturanlar, lûgat kitabını elime, Bilsin;Allah 'tan (celle
celaluhu) başka bilmiyorum kelime.
Ellerime uzanan dudakları tepeyim,Allah (celle celaluhu) diyen gel
seni ayağından öpeyim.
Ne var ki pazarlığa girişecek ecelle, sermayem tek kelime Allah(celle
celaluhu) Azze ve Celle.
Güzel Allah'ım (celle celaluhu), Senden ne gelecekse gelsin, Sen ki
Rahmetinle de Kahrınla da güzelsin.
Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık, Anlaki yok, Allah'tan
(celle celaluhu) başkasıyla yakınlık.
Kudret O'nun, gayrında ne mecal var ne tüvan, Alim ilmine yansın,
pazusuna pehlivan.
Rabbim, Rabbim, bu işin bildim neymiş Türkçesi, Senin aşkın ateştir,
ateşin gül bahçesi.
Neye baksam aynı şey neyi görsem aynı şey, Olan Sensin, hey gidi
hakikat Sultanı hey.
Bu yük Senden Allah'ım (celle celaluhu), çekeceğim naçarım, Senden
Sana sığınır, Senden Sana kaçarım.
Sana şah damarından daha da yakın Allah(celle celaluhu), Günah mı
dedin, Ondan uzağa düşmek günah.
Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, Affet Allah'ım (celle
celaluhu)Senden habersiz aldığım her nefesten.
Allah(celle celaluhu) dostunu gördüm bundan altı yıl evvel, Bir
akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel,
Bana yakan gözlerle bir kerecik baktınız, Ruhuma, büyük temel çivisi
çaktınız.
Düşünüyorum O'ndan evvel zaman varmıydı? Hakikatler boşluğa bakan
aynalarmıydı?
O Allah'ın (celle celaluhu) emriyle Kâinat Efendisi (sallallahu
aleyhi ve sellem), Varlığın tacı, varlık nurunun ta kendisi.
Müjdecim, kurtarıcım, Efendim, Peygamberim, Sana uymayan ölçü hayat
olsa teperim.
Gözüm, aklım, fikrim var deme, hepsini öldür, Sana göl gibi gelen, O
göl diyorsa göldür.
O yüz, her hattı tevhid kaleminden bir satır, O yüz ki göz değince
Allah'ı (celle celaluhu) hatırlatır.
Sual: Ey veli, insan nasıl olmalı söyle, Cevap: son anda nasıl
olacaksa, hep öyle.
Biri aşk, biri nefret, bizim kanadımız çift, Ateş saçmalı ki Nûr,
erisin kapkara zift.
Büyük Randevu, bilsem nerede saat kaçta, Tabutumun tahtası bilsem
hangi ağaçta.
Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir, mezarda geçer akça,
neyse onu biriktir.
Dostlarım ev, eşyamdı, birbir gitti diyorum, Artık boş odalarda ölümü
bekliyorum.
Bu dünyada renk, nakış, lezzet, ne varsa küsüm, Gözümde son marifet,
Azrail'e (A.S.) tebessüm.
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var, Oh ne güzel bayramda tahta
ata binmek var.
O demde ki perdeler kalkar, perdeler iner, Azrail'e (A.S.) "hoş
geldin" diyebilmekte hüner.
Öleceğiz, müjdeler olsun, müjdeler olsun, Ölümüde öldüren Rabb'e
secdeler olsun.
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber, Hiç güzel olmasaydı,
ölürmüydü Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem))
Necip Fazıl Kısakürek